- Üyelik
- 2 Eylül 2019
- Mesajlar
- 1,031
- Web sitesi
- kogo.com.tr
- Cinsiyet
- Erkek ♂️
- İlişki Durumu
- İlişkim Var
- Burcu
- Kova ♒
- Ruh Hali
İlişkide Çiftler Arasındaki Denge
Hayatta her şey bir denge üzerine kurulmuştur. Denge yaşam demektir. Denge bozulunca yaşam altüst olur. Eşitlik denge demek değildir. Hak etmeyene eşit davranmak, adaletsizlik demektir. Adalet hak edene hak ettiği kadarını vermektir. En az zarar, en fazla faydayı sağlayan her durumda denge sağlanır.
İşte ilişkilerde de birbirimize ve ilişkiye en az zararın verileceği ve en fazla faydanın sağlanacağı bir mesafe belirlemek kısaca dengeyi oluşturmaktır.
Bazen ilişkilerde, bir şeyler iyi ve güzel gidiyorsa, bunları arttırdığımız zaman daha da iyi olacağını sanırız. Oysa dengeliyken iyi ve güzel olan bir şeyi arttırmamız dengeyi bozmamız anlamına gelir. O’na ne kadar çok hediye alırsak, bizi o kadar fazla sever sanırız. Ne kadar çok sevdiğimizi söylersek, onun için ne kadar fazla şey yaparsak o da bize daha fazla verir sanırız.
Oysa ilişkiler tıpkı bir terazinin iki kefesi gibidir. Bir taraf aşırılığa gittikçe diğer taraf uzaklaşır. İlişkilerde yüzde yüz eşitlik yoktur. Biz bir insana o hak etmeden verdikçe, onu nankörleştiririz. Aşırılığa gittikçe, karşımızdakini kendimizden uzaklaştırırız. Kendimize de, ona da, ilişkiye de zarar vermeye başlarız.
Her şeyin ama her şeyin aşırı varlığı veya eksikliği zarardır. Bir çiçeğe hiç su vermemek de, çok fazla su vermek de onu öldürür. İlişkimizde de aşırıya kaçtıkça, onu öldürürüz. Hiç ilgilenmeyerek de, çok fazla ilgilenip üzerine düşerek de, karşımızdakine ve ilişkimize zarar veririz.
Sürekli onu aramak, sürekli iyilik yapmak, sürekli mesaj çekmek, hediye almak, üzerine düşmek onu bize yakınlaştıracağına tam tersi uzaklaştırır. Bir süre sonra, ona bağımlı, onsuz mutlu olamaz hale geliriz. Ancak, aynı terazinin kefesi gibi, biz aşırıya kaçtıkça, ağırlaştıkça, o bizden çoktan uzaklaşmıştır bile.
Karşımızdakine de seviyorum deme fırsatını tanıdığımızda, bizi mutlu etmek için bir şeyler yapmasına izin verdiğimizde, teraziyi dengede tutmayı başarırız.
Çoğunlukla boşanma aşamasındaki çiftler, ilişkilerinde dengeyi kaybetmişlerdir. Bir taraf aşırı düşkünleşmiş, diğeri de uzaklaşmıştır. Denge boyutundaki sevgi, düşkün olanda hırs, tutku, sahip olma isteğine dönüşürken, karşı tarafta da umursamazlık, hatta acımasızlık olmaya başlamıştır.
Düşkün olan gittikçe bencilleşirken, diğer taraf da zalimleşir. Düşkün olan kaybetme korkusu yaşar. Bu korkuyla, gittikçe daha aşırıya yönelir. İlgi bekledikçe ilgisini artırır. Sevgi bekledikçe taviz vermeye başlar. Hırs yaptıkça tehditlere, kavgalara meyleder. Diğeri de gittikçe uzaklaşır.
Bu aşamada artık sevgiden söz etmek imkansızdır. Sevgi denge boyutunda vardır. Yani düşkünlüğün, bağımlılığın, koşulların, tehditlerin hatta oyunların olmadığı boyutta. Bu aşamada düşkün olan sürekli ağlayıp, herkese yakınıp, şikayetler edip, kaybetme korkusunu aşk ile karıştırırken hep karşı tarafı vurdumduymazlıkla suçlar. Onsuz yaşayamayacağını düşündükçe, ona daha da sıkı sarılmaya ve karşıdakini boğmaya başlar.
İlişkimizde dengeyi bozduğumuz zaman, tıpkı tüm evrenin denge üzerine yaşamanı sürdürmesi ve bozulduğu an yaşamın yok olacağı gibi, ilişkimiz de yok olmaya mahkumdur.
Şimdi Çözümler için bir kaç örnek vereceğiz ;
Konuşma dengesi’ evde ve arkadaş çevresinde konuşulacaklar…
Eleştirmek, alay etmek, küçümsemek… Bunlar kime, nerede ve nasıl yapılırsa yapılsın, iyi niyet içermeyen hareketlerdir. Hem karşınızdaki insanı kıracak, hem de sizi pek de mutlu bir insan yapmayacaktır. İlişkinizde de mutlaka insan içinde konuşulacaklar, aile içinde konuşulacaklar ve ikiniz baş başayken konuşulacaklar dengesini kurmak gerekir. Arkadaşlarınızın yanında, aslında ikinizin arasında kalması gereken konuları asla paylaşmayın. Eleştireceğiniz bir konu varsa bunu evde baş başayken yapın. Ve evde konuştuğunuz konular her zaman evde kalsın.
Tartışma dengesi’ ne hep ne hiç.
Tüm kızgınlıkların içe atıldığı, hiçbir tartışmanın yaşanmadığı bir ilişki; sürekli kavga edilen ilişkiler kadar sağlıksızdır. Çünkü içe atılan tüm sıkıntılar ilişkinin ileri safhalarında çok daha büyük zedelenmelere yol açabilir. Sürekli kavganın da sağlıksız bir ilişkinin en büyük göstergesi olduğunu hepimiz biliyoruz zaten. Dolayısıyla burada dengeyi kurarak; gerektiğinde tartışabilmeyi, tartışmanın dozunu ayarlayabilmeyi ve uzlaşarak sona erdirebilmeyi iki tarafın da uygulaması yararlı olacaktır.
Sevgi dengesi’ kendini adamak veya adamamak.
Kimi insan karşısındakine sevgisini aşırı şekilde göstermekten hoşlanır. Sürekli onu sevdiğini söyler, sürekli onu öpmek ister ve kendisini tamamen ikinci plana atarak tüm planlarını ona adayarak yaşamaya başlar. Kimi insan ise çok sevmesine rağmen karşısındakine sevgisini bir türlü gösteremez; dile getiremez, sarılıp öpemez, ilgisini gösteremez. Bu her iki durum da ilişki için oldukça sağlıksızdır. Konu ‘ilgi ve sevgi’ olduğunda dengeyi kurabilmek çok önemli. Sevgiyi göstermek, evet, ama dozunu ayarlayabilmek gerekli. Kendini asla ikinci plana atmamak; ama her zaman yalnızca kendini de düşünmemek; buradaki dengeyi de kurabilmek oldukça önemli…
Uyku dengesi’ biriniz çok erken, biriniz çok geç.
Belki şaşıracaksınız ama bu bir gerçek. Yatağa farklı saatlerde girmenizin ilişkinizi bir süre sonra olumsuz etkilemeye başladığını fark edeceksiniz. Biriniz sabah çok erken kalkıyor, diğeriniz çok geç saatlere kadar uyuyabiliyor olabilir. Fakat ikinizin bu dengeyi kuramaması, vücut saatlerinizin uyuşmamasına; dolayısıyla bir zaman sonra yaşam tarzlarınızın çatışmasına neden olacaktır. Kimi zaman geç yatan erken yatana uyum sağlamalı, kimi zaman da erken yatan biraz dişini sıkıp geç yatana uyum sağlamalı; yatağa birlikte girmeye özen gösterilmelidir.
Tatmin dengesi’ hiçbir istek ve her istek konusu.
Her insanın belli istekleri vardır ve bu istekleri yerine geldikçe tatmin olur; ardından hemen mutluluk gelir. Siz çok fazla şey istiyor ve o size hiçbirini vermiyor olabilir. Veya o hiçbir isteğini dile getirmiyor ama siz ona sürekli verme çabası halinde olabilirsiniz. Bu durumların ikisi de hiç sağlıklı değildir. Burada da denge devreye girer. Yani iki taraf da birbirinin isteklerinin bilincinde olmalı. Beklentilerin karşılanamayacağı durumlar varsa konuşularak paylaşılmalı, çözümler aranmalı. Ayrıca, sürekli onun isteklerini karşılama çabası içinde kendini kaybetmemeli.
Hayatta her şey bir denge üzerine kurulmuştur. Denge yaşam demektir. Denge bozulunca yaşam altüst olur. Eşitlik denge demek değildir. Hak etmeyene eşit davranmak, adaletsizlik demektir. Adalet hak edene hak ettiği kadarını vermektir. En az zarar, en fazla faydayı sağlayan her durumda denge sağlanır.
İşte ilişkilerde de birbirimize ve ilişkiye en az zararın verileceği ve en fazla faydanın sağlanacağı bir mesafe belirlemek kısaca dengeyi oluşturmaktır.
Bazen ilişkilerde, bir şeyler iyi ve güzel gidiyorsa, bunları arttırdığımız zaman daha da iyi olacağını sanırız. Oysa dengeliyken iyi ve güzel olan bir şeyi arttırmamız dengeyi bozmamız anlamına gelir. O’na ne kadar çok hediye alırsak, bizi o kadar fazla sever sanırız. Ne kadar çok sevdiğimizi söylersek, onun için ne kadar fazla şey yaparsak o da bize daha fazla verir sanırız.
Oysa ilişkiler tıpkı bir terazinin iki kefesi gibidir. Bir taraf aşırılığa gittikçe diğer taraf uzaklaşır. İlişkilerde yüzde yüz eşitlik yoktur. Biz bir insana o hak etmeden verdikçe, onu nankörleştiririz. Aşırılığa gittikçe, karşımızdakini kendimizden uzaklaştırırız. Kendimize de, ona da, ilişkiye de zarar vermeye başlarız.
Her şeyin ama her şeyin aşırı varlığı veya eksikliği zarardır. Bir çiçeğe hiç su vermemek de, çok fazla su vermek de onu öldürür. İlişkimizde de aşırıya kaçtıkça, onu öldürürüz. Hiç ilgilenmeyerek de, çok fazla ilgilenip üzerine düşerek de, karşımızdakine ve ilişkimize zarar veririz.
Sürekli onu aramak, sürekli iyilik yapmak, sürekli mesaj çekmek, hediye almak, üzerine düşmek onu bize yakınlaştıracağına tam tersi uzaklaştırır. Bir süre sonra, ona bağımlı, onsuz mutlu olamaz hale geliriz. Ancak, aynı terazinin kefesi gibi, biz aşırıya kaçtıkça, ağırlaştıkça, o bizden çoktan uzaklaşmıştır bile.
Karşımızdakine de seviyorum deme fırsatını tanıdığımızda, bizi mutlu etmek için bir şeyler yapmasına izin verdiğimizde, teraziyi dengede tutmayı başarırız.
Çoğunlukla boşanma aşamasındaki çiftler, ilişkilerinde dengeyi kaybetmişlerdir. Bir taraf aşırı düşkünleşmiş, diğeri de uzaklaşmıştır. Denge boyutundaki sevgi, düşkün olanda hırs, tutku, sahip olma isteğine dönüşürken, karşı tarafta da umursamazlık, hatta acımasızlık olmaya başlamıştır.
Düşkün olan gittikçe bencilleşirken, diğer taraf da zalimleşir. Düşkün olan kaybetme korkusu yaşar. Bu korkuyla, gittikçe daha aşırıya yönelir. İlgi bekledikçe ilgisini artırır. Sevgi bekledikçe taviz vermeye başlar. Hırs yaptıkça tehditlere, kavgalara meyleder. Diğeri de gittikçe uzaklaşır.
Bu aşamada artık sevgiden söz etmek imkansızdır. Sevgi denge boyutunda vardır. Yani düşkünlüğün, bağımlılığın, koşulların, tehditlerin hatta oyunların olmadığı boyutta. Bu aşamada düşkün olan sürekli ağlayıp, herkese yakınıp, şikayetler edip, kaybetme korkusunu aşk ile karıştırırken hep karşı tarafı vurdumduymazlıkla suçlar. Onsuz yaşayamayacağını düşündükçe, ona daha da sıkı sarılmaya ve karşıdakini boğmaya başlar.
İlişkimizde dengeyi bozduğumuz zaman, tıpkı tüm evrenin denge üzerine yaşamanı sürdürmesi ve bozulduğu an yaşamın yok olacağı gibi, ilişkimiz de yok olmaya mahkumdur.
Şimdi Çözümler için bir kaç örnek vereceğiz ;
Konuşma dengesi’ evde ve arkadaş çevresinde konuşulacaklar…
Eleştirmek, alay etmek, küçümsemek… Bunlar kime, nerede ve nasıl yapılırsa yapılsın, iyi niyet içermeyen hareketlerdir. Hem karşınızdaki insanı kıracak, hem de sizi pek de mutlu bir insan yapmayacaktır. İlişkinizde de mutlaka insan içinde konuşulacaklar, aile içinde konuşulacaklar ve ikiniz baş başayken konuşulacaklar dengesini kurmak gerekir. Arkadaşlarınızın yanında, aslında ikinizin arasında kalması gereken konuları asla paylaşmayın. Eleştireceğiniz bir konu varsa bunu evde baş başayken yapın. Ve evde konuştuğunuz konular her zaman evde kalsın.
Tartışma dengesi’ ne hep ne hiç.
Tüm kızgınlıkların içe atıldığı, hiçbir tartışmanın yaşanmadığı bir ilişki; sürekli kavga edilen ilişkiler kadar sağlıksızdır. Çünkü içe atılan tüm sıkıntılar ilişkinin ileri safhalarında çok daha büyük zedelenmelere yol açabilir. Sürekli kavganın da sağlıksız bir ilişkinin en büyük göstergesi olduğunu hepimiz biliyoruz zaten. Dolayısıyla burada dengeyi kurarak; gerektiğinde tartışabilmeyi, tartışmanın dozunu ayarlayabilmeyi ve uzlaşarak sona erdirebilmeyi iki tarafın da uygulaması yararlı olacaktır.
Sevgi dengesi’ kendini adamak veya adamamak.
Kimi insan karşısındakine sevgisini aşırı şekilde göstermekten hoşlanır. Sürekli onu sevdiğini söyler, sürekli onu öpmek ister ve kendisini tamamen ikinci plana atarak tüm planlarını ona adayarak yaşamaya başlar. Kimi insan ise çok sevmesine rağmen karşısındakine sevgisini bir türlü gösteremez; dile getiremez, sarılıp öpemez, ilgisini gösteremez. Bu her iki durum da ilişki için oldukça sağlıksızdır. Konu ‘ilgi ve sevgi’ olduğunda dengeyi kurabilmek çok önemli. Sevgiyi göstermek, evet, ama dozunu ayarlayabilmek gerekli. Kendini asla ikinci plana atmamak; ama her zaman yalnızca kendini de düşünmemek; buradaki dengeyi de kurabilmek oldukça önemli…
Uyku dengesi’ biriniz çok erken, biriniz çok geç.
Belki şaşıracaksınız ama bu bir gerçek. Yatağa farklı saatlerde girmenizin ilişkinizi bir süre sonra olumsuz etkilemeye başladığını fark edeceksiniz. Biriniz sabah çok erken kalkıyor, diğeriniz çok geç saatlere kadar uyuyabiliyor olabilir. Fakat ikinizin bu dengeyi kuramaması, vücut saatlerinizin uyuşmamasına; dolayısıyla bir zaman sonra yaşam tarzlarınızın çatışmasına neden olacaktır. Kimi zaman geç yatan erken yatana uyum sağlamalı, kimi zaman da erken yatan biraz dişini sıkıp geç yatana uyum sağlamalı; yatağa birlikte girmeye özen gösterilmelidir.
Tatmin dengesi’ hiçbir istek ve her istek konusu.
Her insanın belli istekleri vardır ve bu istekleri yerine geldikçe tatmin olur; ardından hemen mutluluk gelir. Siz çok fazla şey istiyor ve o size hiçbirini vermiyor olabilir. Veya o hiçbir isteğini dile getirmiyor ama siz ona sürekli verme çabası halinde olabilirsiniz. Bu durumların ikisi de hiç sağlıklı değildir. Burada da denge devreye girer. Yani iki taraf da birbirinin isteklerinin bilincinde olmalı. Beklentilerin karşılanamayacağı durumlar varsa konuşularak paylaşılmalı, çözümler aranmalı. Ayrıca, sürekli onun isteklerini karşılama çabası içinde kendini kaybetmemeli.