- Üyelik
- 2 Eylül 2019
- Mesajlar
- 1,031
- Web sitesi
- kogo.com.tr
- Cinsiyet
- Erkek ♂️
- İlişki Durumu
- İlişkim Var
- Burcu
- Kova ♒
- Ruh Hali
Organik Ürün Nedir Neden Organik?
Neden Organik ?
Neden Organik? Birey olarak yaptığımız seçimler (alışveriş seçimlerimiz) üretimi ve ekonomiyi yönlendirir. Sadece”ucuz ve bozulmayan ürün” talep ettiğimiz sürece tüm sistem ucuz ürün üretmek için seferber olacaktır…
Organik Nedir?
Üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.
Ekolojik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır. Daha geniş anlamda çevreyi korumayı amaçlayan, doğadan aldığını doğaya geri veren, tarımın sürekliliğini sağlamayı hedefleyen ve hatta çalışanlarının menfaatlerini korumaya başlayan toplu bir felsefenin ürünü, bir yaşam biçimi. Organik ürünler vücudunuzun doğal dengesini bozmaz, canlılık verir, tamamen doğadaki organik bitkilerden elde edilir. Saf ve doğal olmayan hiçbir madde içermez.
24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa Birliği içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği’ndeki mevzuata uyum sağlamak üzere Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” 03.12.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu kanun gereğince hazırlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 10.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Organik Ürünlere Güvenebilir Miyim?
Bir ürünün Organik Sertifika sahibi olabilmesi için:
Avrupa Birliği standart ve kurallarına göre T.C. Tarım Bakanlığının yetkilendirdiği (çoğu uluslararası yetkili) sertifika kuruluşları tarafından,
• Tarlanın denetlenerek sertifikalanması
• Çiftçinin eğitilip, denetlenerek sertifikalanması
• Tohum’un denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Gübrenin denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Böcek İlacının denetlenerek sertifikalanması
• Yetişen Ürün’ün denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü İşleyen’in denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü Paketleyip Pazarlayanın denetlenerek sertifikalanması gerekir.
Organik ürünlerin fiyat farkının sebebi:
• Yukarıda sayılan tüm denetim ve sertifikalama işlemleri için her bir üretim döneminde ayrı ayrı sertifika ücreti ödenir
• Doğal Tohum kullanıldığından verim düşüktür,
• Suni Gübre kullanılmadığından verim düşüktür,
• Organik Gübre ve İlaçlar kimyasallara oranla çok daha pahalıdır
• Organik ilaçlar kimyasallar kadar etkili olmadığından fire verilir
• Tarlaya traktör ve tarım aracı giremediğinden işçilik maliyeti yüksektir
• Eğer öncesinde tarlada kimyasal gübre ve ilaç kullanılmışsa 5 yıla varan süreyle tarla bekletilir
• Organik ürün tüketimi düşük olduğundan, organik üretim yapan işletmeler küçüktür, birim maliyetler yüksektir.
SERTİFİKASI YOKSA ORGANİK DEĞİLDİR!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN YETKİLENDİRİLEN
ORGANİK TARIM KONTROL VE SERTİFİKASYON KURULUŞLARI
Organik (ekolojik, biyolojik) tarım ürünleri (bitkisel ve hayvansal ürünler, su ürünleri, tohum, gübre, fide, fidan ve tüm diğer girdiler, gıdalar, vitaminler ve diğer tüm katkı maddeleri ile ham maddesi tarım olan tüm sanayi ürünleri) üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için aşağıda verilen, Tarım Bakanlığı tarafından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından biriyle sözleşme yapmaları zorunludur. Gerekli olan sözleşme yapılmadan bu faaliyetlerde bulunulamaz!!!
KOZMETİK ve TEMİZLİK ÜRÜNLERDE EKOLOJİK ÜRÜN SERTİFİKALARINDAN BAZILARI
a. Organiğin Tanımı
Sözlük anlamı: Canlı organizmalardan türetilmiş.
Günlük yaşamımızdaki anlamı: Ham maddeleri sentetik gübreler, böcek ilaçları ve hormonlar kullanılmaksızın yetiştirilen, sentetik kimyasallar kullanılmaksızın prosesten geçirilen besin, tekstil, kozmetik vb. ürünler.
b. Organik Tarım
Organik besin veya kozmetik maddelerini oluşturacak olan bitkiler önceden belirlenmiş ve kesin üretim standartlarına göre yetiştirilirler.
Organik sertifikalı buğday, arpa vb. gibi tahıllar, diğer ekinler, sebzeler ve meyve veren ağaçlar konvansiyonel böcek öldürücüler (özellikle toprakta ve doğada bozulmadan kalıcı olabilen aldrin, chlordane, DDT, dieldrin, endrin, heptachlor, hexachlorobenzene, mirex, toxaphene) kullanılmaksızın yetiştirilmelidirler, çünkü bu kimyasallar kolaylıkla toz veya gaz hale geçerek yeraltı ve yer üstü sularının yanında atmosfere de karışarak yüzlerce kilometrelik mesafeler katedebilmekteler.
Bu kimyasallar biyolojik sistemlerde ilk konsantrasyonlarının 70,000 katına kadar birikebilmekte, zararlı etkilerini yıllarca sürdürebilmektedirler.
Bu böcek ilaçları hedef gruplarından çok daha geniş ve insanları da içine alan bir grup canlı için tehlike arzetmekteler. İnsanlarda endokrin sistemi düzensizliklerine, kansere, bağışıklık sistemi hastalıklarına, sinir sistemi hastalıklarına, kısırlığa, sakat doğumlara yol açmaktadırlar. Bu sentetik maddeler kuşlara, balıklara ve doğadaki diğer canlılara da büyük zararlar vermekteler.
Organik tarımda kullanılması yasaklanan kimyasallardan diğer bir grup ta inorganik gübrelerdir. Özellikle fosfat içeren suni gübreler zamanla tarla toprağında arsenik, kadmiyum ve uranyum birikimine neden olmakta, bu elementler besin maddeleriyle insan sağlığını tehdit etmekteler. Ayrıca suni gübrelerin üretim teknolojileri de madenlerden taşınmaları ve arıtılmaları sırasında çevreye zararlı olabilmektedir.
Organik tarımda kullanılması öngörülen organik gübreler; katı halde hayvan gübresi, hayvan gübresi ve su karışımları, mutfak ve ev artıklarının beslediği kurt karışımlarının oluşturduğu gübreler (vermicompost), turba (yosun), atık sular ve guano (martı gübresi) dir.
Organik ürünler tüketiciye ulaşmadan önce kesinlikle iyonize radyasyona maruz kalmamalı ve hazırlanmaları sırasında renk verici kıvam arttırıcı sentetik katkı maddeleri kullanılmamalıdır.
Bazı ülkelerde genetik modifiye edilmiş ürünler de organik listesinden çıkarılmıştır.
c. Organik Ürünler
Ürünün organik olduğunu nasıl anlıyoruz?
Türkiye de özellikle son zamanlarda tüketicinin organik konusundaki bilinç yetersizliği fazlasıyla kötüye kullanılmaya başlandı.
Birçok ürünün üzerinde gerçekten organik prosedürüne uymadığı halde “% 100 organiktir” ibaresi yer alıyor. Firmalar özellikle bitkisel ürünlerde kullandıkları bitkileri zaten doğadan topladıklarını ve doğadaki her şeyin de organik olduğunu belirtiyorlar.
Üretimde zorunlu olarak kullanılan yardımcı kimyasal maddelerin de organik yönetmeliğine uygun ve dikkatle seçilmesi gerçeğini görmezden geliyorlar.
Kozmetik, deterjan, tekstil, gıda, bitki, mobilya, mimari malzemeler, hangi sektördeki organik ürünü kullanırsanız kullanın bir ürünün organik olabilmesi için toprağından üretimindeki son aşamalarına kadar her adımının organik yönetmeliğine uygun hazırlanması gerekiyor.
Uluslararası sertifikasyon kuruluşları, üretimin başından sonuna kadar denetim ve araştırmalar yaparak ürünü organik olduğunu belirten bir sertifikayla belgelendiriyorlar.
Tüketicinin ürünü alırken dikkat etmesi gereken nokta, ürünün denetleme kurumlarının verdiği “organik” ibareli ve sertifika numarası yazılı bir etikete sahip olmasıdır.
d. Organik kozmetiğin aciliyeti
Kozmetikler, fark edilmeden insanların günlük bakım alışkanlıklarında önemli bir yer tutmaktadır. Ortalama bir kimse her gün en az birkaç kozmetik ürünü birden kullanmaktadır. Bunlar diş macunlarından başlayarak parfümler, makyaj malzemeleri, deodorantlar, sabunlar, saç bakım ürünleri, saç boyaları, traş köpükleri, cilt kremleri ve diğer bakım ürünleridir.
İnsanların çoğunluğu, bu ürünlerden kaynaklanan çok az problemle karşılaştığını düşünür. Ancak dermatologlar uzun süreli kullanımın hemen veya yıllar sonra da ortaya çıkan birçok iç ve dış hastalığa neden olabileceğini belirtmekteler.
Yüzlerce sabun, şampuan ve cilt kremi üreticisi ürün üzerindeki etiketlerde kendilerini doğal ve organik olarak tanımlamaktalar.
Bir nemlendirici krem organik kivi, organik çilek, organik aloe vera kullanılarak üretilmiş olabilir, ancak aynı krem üretim aşamasında onaylanmış organik kimyasallar listesinde yer almayan sentetiklerle formüle edilerek kullanıma sunulmuşsa bu ürün organik özelliğini kaybedecektir.
Kozmetik ürünlerde, amaçlanan etkiyi yaratacak sentetik ham maddeler ve sentetik katkı maddelerinin kullanılması raf ömrü vb. ticari endişeler de göz önüne alındığında artarak süregelmektedir.
Örneğin şampuan ve sabunlarda zengin köpük, temizlik kokusu ve uzun raf ömrü genellikle yüzey-aktif sentetik kimyasallar tarafından sağlanıyor. Kozmetik ürünlerde kullanılan nemlendiriciler çoğunlukla petrol türevi jelatin benzeri bir madde olan petrolatum gibi kimyasallar içeriyor, aynı kremlerde kullanılan ve cilde kadife gibi bir yumuşaklık veren silikon bazlı dimethicone gibi.
Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, farmasatik ajanlar, polimerler, boya ve koku verici maddeler, karışımı homojenleştirici, koyulaştırıcı özellikleri olan ve yaklaşık % 80 i sentetik bazlı maddelerdir.
Bu tür sentetik kozmetik katkı maddelerinin bazılarının uzun süreli temas sonrasında astım, alerji, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riski oluşturduğu tespit edildiği için bu konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.
Günümüzde gerçek organik bitki ve ham madde karışımları sertifikasyon ve diğer denetimlerden geçerek onaylanmaktadır.
Bebek ve insan sağlığına yan etkileri olmayan organik üretim teknikleri uygulanmış ürünlerin kullanımı çok önem kazanmıştır.
e. Sertifikasyon
Organik sertifikasyon organik besin maddeleri ve diğer organik tarım ürünlerinin üreticilerini kapsayan bir sertifikasyon işlemidir. Ülkelere göre değişiklik göstermekle birlikte sertifikasyon kriterleri genel olarak ;
Sertifikalı organik ürünler sertifikasız ürünlere uygulanan yönetmeliklere de uygun olmak zorundadırlar.
Dünyadaki gelişmeler
Giderek artan bir yoğunlukta organik üretim birçok ülke tarafından teşvik ve regüle edilmektedir. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya ve diğer ülkeler üreticilerin pazara organik ürünler sunabilmelerini “Organik Sertifikasyon” a bağlamışlardır.
Eskiden organik tarım küçük aile işletmesi çiftliklere özgü ve köy pazarlarında satılan ürünlerle sınırlıyken son yıllarda çok daha yaygın bulunabilmekte ve tüketilmektedir. ABD de son yıllarda konvansiyonel gıda pazarı yıllık % 2-3 artış gösterirken organik gıda pazarı % 17-20 civarında büyümüştür. Organik pazara her yıl büyük firmalar geçiş yapmaktadır.
Tüketiciye ulaşan herhangi bir ürünün organik olup olmadığı sadece üzerinde bulunan organik sertifikalı olduğunu gösteren işaretler ile doğrulanabilir.
f. Organik ile sentetik arasındaki önemli farklar
Son yıllarda sağlıklı kalmak son derece zorlaştı. Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza birçok kimyasallar girdi. Çoğu gizliden gizliye yiyecekten ilaca, giysiden kozmetiğe yaşantımızın her anını paylaşır oldular. Yaşam kalitemizi bozan, hastalıklara neden olan doğamıza kesinlikle aykırı bu sentetiklerle sürekli bir aradayız.
Vücudunuza zararlı yabancı maddeler (toksinler) girdiğinde, vücudunuz bunların bir kısmını doğal yollarla atacak, ama bir kısmı vücut içinde saklı kalacaktır. Vücudunuz, sahip olduğu doğal savunma mekanizmasından dolayı, bu yabancı maddeleri yağ ile sarmalayarak zarar vermesini engellemeye çalışacaktır. Bu da zaman içinde depolanan yağ miktarını artıracaktır.
g. Sentetik ürünlerin uzun vadede insan bedenine zararları
Modern yaşamın günlük hayata getirdiği en büyük değişikliklerden biri de attığımız her adımda sentetik kimyasallarla karşı karşıya kalmamız. İnsan bedeni tabii ki yaşamını destekleyen kimyasallardan oluşuyor ancak bedenimize nüfuz edecek yanlış tipte zararlı kimyasallar ciddi hasarlar bırakabiliyor.
İngiltere’de tescil edilmiş 30,000 in üzerinde kimyasal kayıtlı. Bazıları hayatımızı kolaylaştırıyor, bazıları hayatımızı daha güvenli kılıyor, ama ya diğerleri ?
Tüketicilerin sadece İngiltere’de güzellik ve bakım ürünlerine yaptıkları harcama yılda 6,4 milyar sterlini bulmakta, ancak bu malzemelerin bedenimiz üzerinde yaptıkları etkiler henüz tam olarak gün ışığına çıkarılmış değil. Güzellik endüstrisi ürünlerinin ne kadar saf, basit ve organik olduğunu tanıtan reklamlara yılda 600 milyon sterlin harcarken bunların arkasındaki gerçekleri araştıran kuruluşlar bu reklamların aksi iddiaları gündeme taşıyorlar.
WWF (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) İngiltere Toksin Kimyasallar direktörü Elizabeth Salter Green bedenimizdeki hormon dengesini bozan ve doğal ortamda çok uzun süreler bozulmadan kalan toksin kimyasalların tüketici sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.
Bazı parfümler (her 100 parfümün 20 si) organik olarak üretilmekteler ancak günlük hayatımıza giren ve sayıları 5,000 e yaklaşan parfümler, deterjanlar, yumuşatıcılar, halı ve yer temizlik malzemeleri, hava temizleyiciler, kokulu mumlar, tütsüler gibi maddelerde kalıcı koku etkisi yüksek sentetik ve çoğunlukla petrol bazlı koku vericiler kullanılıyor.
Bunlar sadece burnumuz ve akciğerlerimiz yoluyla değil, cildimiz ve yediğimiz koku katkılı besinlerle sindirim sistemimiz yoluyla da bedenimize nüfuz etmekteler. Bunlardan bazıları yapılan anne sütü, kan ve idrar analizlerinde ölçülebilir oranlarda bulundu.
Gerçekte birçok parfüm üreticisi firma ne yazık ki sentetik besin kokuları satışlarından kozmetik parfüm satışlarına oranla çok daha fazla gelir elde etmekte.
Kozmetiklerde migren, astım ve çeşitli alerjileri tetikleyen birçok sentetik koku maddesi bulunuyor. Klinik deneylerde dikkat dağılması, depresyon, tahriş, üreme organları problemleri, hiper tansiyon , kalp ritm bozuklukları gibi birçok yan etkiye de neden olabildikleri sonuçları ortaya çıkıyor.
2002 yılında İsveç de yapılan bir klinik araştırma sonucunda diş macunları, sabunlar, vücut ve vajinal şampuanlar, ev temizlik maddelerinde kullanılan Triclosan’ın anne sütü örneklerinin %60 ında yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu belirlendi.
2003 yılında Avrupa Birliği 2 adet Pthalate’ın kozmetik ve koku endüstrisinde kullanımını yasakladı.
Bu maddelerin insan bedeninde östrojen hormonunu taklit eden bir yapı içerisine girdikleri, dolayısıyla erkeklerde testis bozuklukları, bebeklerde doğum sakatlıklarına ve bazı kanser çeşitlerinin tetiklenmesine neden oldukları halen araştırma konusu.
Klinik araştırmalarda göğüs kanserine yakalanmış kadınların kanserli doku testlerinde deodorant endüstrisinde kullanılan Parabenlere rastlanmıştır. Her ne kadar kesin olarak bu maddelerin lenf bezleri yoluyla kanseri tetiklediklerine dair kesin klinik bir sonuca varılmamışsa da dikkatli ülkelerin sağlık bakanlıkları her yıl benzer yapıdaki birçok sentetik maddelerin kozmetik üretiminde kullanılmasını yasaklayan listeleri güncellemektedirler.
İngiliz Sağlık Bakanlığı Mart 2005 ten itibaren yürürlüğe girmek üzere yayımladığı bir yönetmelikle bu tür tehlikeli sentetik maddelerin kozmetik endüstrisinde eser miktarda dahi kullanımını kesin olarak yasaklamıştır.
Organik Bakım Nedir Organik Bakım Nasıl Yapılır
Organik ürünler konusunda kozmetik sektöründe de kafa karışıklığı yaşandığı malum.
Tüketici, üzerinde “organik” ya da “naturel” ürünlerin gerçeği ne kadar yansıttığını tam olarak bilemiyor.
% 100 doğal maddeler içeren, uluslararası sertifikaya sahip “organik dermokozmetik ürünler”in kullanılması gerekiyor.
Tüketiciler ürün alırken mutlaka buna dikkat etmeli.
Günümüzde kozmetikler cildimize gençlik kazandırmak üzere formüle edilirken,
içerisindeki etken kimyasallar nedeniyle, cildin biyolojik yaşamını olumsuz yönde etkiler.
Naturel veya organik kozmetikler diye adlandırdığımız “organik dermokozmetik ürünler” ise cildimize zarar vermeden, içerdiği % 100 doğal maddelerle, uygulandıkları bölgeye olabildiğince yüksek katkılar sağlar.
Böylece güzelleşeyim derken zarar görmekten de yani “kaş yaparken göz çıkarmak”tan da uzaklaşmış oluruz.
Çünkü organik dermokozmetikler, yapılarında paraben ve fenoksietanol türevi bileşikler bulundurmazlar.
Sentetik koku, renklendirici kimyasallar ve koruyucu maddeler den uzak formüle edilirler.
Asla parafin veya silikon içermezler. Doğal ürün sertifikasınasahip ürünler dünyada hızla yaygınlaşıyor.
Ülkemizde ise bu kavram, doğallık kriterlerini içermeyen ürünler için de fazlaca kullanılır hale gelmiş durumda ve
bir kavram kargaşası yaşanıyor. Örneğin, isminde “organik” kelimesi geçen ürünler “Organik Ürün” sıfatıyla,
isminde “naturel” kelimesi geçen ürünler de “Naturel Ürün” olarak pazara sunuluyor.
Bu ürünlerin % 100 doğal olduğu kanısı da bilinçsiz tüketiciyi yanıltıyor. Özellikle, organik veya doğal olduğunu
iddia eden ürünler için uluslararası sertifikalar tüketiciler tarafından mutlaka sorgulanmalı. Gerçek bir organik ürün;
sertifikalı logolara sahiptir ve bu konuda en önemli kurumlar arasında logolar için Cosmébio, sertifikalar içinse Ecocert yer alır.
Organik sertifikalı ürünler;
• En az % 95 oranında doğal içerikli olmak zorundadır
• Bitkisel bileşenlerin en az % 95’i ve
• Toplam bileşenlerin en az % 10’u organik olmak zorundadır.
Organik ürünler;
• Ecocert tarafından verilen Cosmébio logosu ve sertifikasına sahiptir.
• Maksimum seviyede doğal ve organik malzeme içerir.
• Paraben veya fenoksietanol içermez.
• Silikon veya GMO (Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar) içermez.
• Sentetik renklendirici veya koku içermez.
• Hayvanlar üzerinde test edilmemiştir.
• % 100 doğal kokulardan oluşur.
• Kutu ve şişeler % 100’ü geri dönüşümlüdür.
Neden Organik ?
Neden Organik? Birey olarak yaptığımız seçimler (alışveriş seçimlerimiz) üretimi ve ekonomiyi yönlendirir. Sadece”ucuz ve bozulmayan ürün” talep ettiğimiz sürece tüm sistem ucuz ürün üretmek için seferber olacaktır…
Organik Nedir?
Üretimde kimyasal girdi kullanmadan, üretimden tüketime kadar her aşaması kontrollü ve sertifikalı tarımsal üretim biçimidir.
Ekolojik tarımın amacı; toprak ve su kaynakları ile havayı kirletmeden, çevre, bitki, hayvan ve insan sağlığını korumaktır. Daha geniş anlamda çevreyi korumayı amaçlayan, doğadan aldığını doğaya geri veren, tarımın sürekliliğini sağlamayı hedefleyen ve hatta çalışanlarının menfaatlerini korumaya başlayan toplu bir felsefenin ürünü, bir yaşam biçimi. Organik ürünler vücudunuzun doğal dengesini bozmaz, canlılık verir, tamamen doğadaki organik bitkilerden elde edilir. Saf ve doğal olmayan hiçbir madde içermez.
24 Haziran 1991 tarihinde Avrupa Birliği içinde organik tarım faaliyetlerini düzenleyen 2092/91 sayılı yönetmelik yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Avrupa Birliği’ndeki mevzuata uyum sağlamak üzere Organik ürünlerin üretimi, tüketimi ve denetlenmesine dair 5262 sayılı “Organik Tarım Kanunu” 03.12.2004 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu kanun gereğince hazırlanan “Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik” 10.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Organik Ürünlere Güvenebilir Miyim?
Bir ürünün Organik Sertifika sahibi olabilmesi için:
Avrupa Birliği standart ve kurallarına göre T.C. Tarım Bakanlığının yetkilendirdiği (çoğu uluslararası yetkili) sertifika kuruluşları tarafından,
• Tarlanın denetlenerek sertifikalanması
• Çiftçinin eğitilip, denetlenerek sertifikalanması
• Tohum’un denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Gübrenin denetlenerek sertifikalanması
• Doğal Böcek İlacının denetlenerek sertifikalanması
• Yetişen Ürün’ün denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü İşleyen’in denetlenerek sertifikalanması
• Ürünü Paketleyip Pazarlayanın denetlenerek sertifikalanması gerekir.
Organik ürünlerin fiyat farkının sebebi:
• Yukarıda sayılan tüm denetim ve sertifikalama işlemleri için her bir üretim döneminde ayrı ayrı sertifika ücreti ödenir
• Doğal Tohum kullanıldığından verim düşüktür,
• Suni Gübre kullanılmadığından verim düşüktür,
• Organik Gübre ve İlaçlar kimyasallara oranla çok daha pahalıdır
• Organik ilaçlar kimyasallar kadar etkili olmadığından fire verilir
• Tarlaya traktör ve tarım aracı giremediğinden işçilik maliyeti yüksektir
• Eğer öncesinde tarlada kimyasal gübre ve ilaç kullanılmışsa 5 yıla varan süreyle tarla bekletilir
• Organik ürün tüketimi düşük olduğundan, organik üretim yapan işletmeler küçüktür, birim maliyetler yüksektir.
SERTİFİKASI YOKSA ORGANİK DEĞİLDİR!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN YETKİLENDİRİLEN
ORGANİK TARIM KONTROL VE SERTİFİKASYON KURULUŞLARI
Organik (ekolojik, biyolojik) tarım ürünleri (bitkisel ve hayvansal ürünler, su ürünleri, tohum, gübre, fide, fidan ve tüm diğer girdiler, gıdalar, vitaminler ve diğer tüm katkı maddeleri ile ham maddesi tarım olan tüm sanayi ürünleri) üretecek, işleyecek, pazarlayacak, ithal veya ihraç edecek özel veya tüzel kişilerin faaliyette bulunabilmeleri için aşağıda verilen, Tarım Bakanlığı tarafından yetki almış kontrol ve sertifikasyon kuruluşlarından biriyle sözleşme yapmaları zorunludur. Gerekli olan sözleşme yapılmadan bu faaliyetlerde bulunulamaz!!!
KOZMETİK ve TEMİZLİK ÜRÜNLERDE EKOLOJİK ÜRÜN SERTİFİKALARINDAN BAZILARI
a. Organiğin Tanımı
Sözlük anlamı: Canlı organizmalardan türetilmiş.
Günlük yaşamımızdaki anlamı: Ham maddeleri sentetik gübreler, böcek ilaçları ve hormonlar kullanılmaksızın yetiştirilen, sentetik kimyasallar kullanılmaksızın prosesten geçirilen besin, tekstil, kozmetik vb. ürünler.
b. Organik Tarım
Organik besin veya kozmetik maddelerini oluşturacak olan bitkiler önceden belirlenmiş ve kesin üretim standartlarına göre yetiştirilirler.
Organik sertifikalı buğday, arpa vb. gibi tahıllar, diğer ekinler, sebzeler ve meyve veren ağaçlar konvansiyonel böcek öldürücüler (özellikle toprakta ve doğada bozulmadan kalıcı olabilen aldrin, chlordane, DDT, dieldrin, endrin, heptachlor, hexachlorobenzene, mirex, toxaphene) kullanılmaksızın yetiştirilmelidirler, çünkü bu kimyasallar kolaylıkla toz veya gaz hale geçerek yeraltı ve yer üstü sularının yanında atmosfere de karışarak yüzlerce kilometrelik mesafeler katedebilmekteler.
Bu kimyasallar biyolojik sistemlerde ilk konsantrasyonlarının 70,000 katına kadar birikebilmekte, zararlı etkilerini yıllarca sürdürebilmektedirler.
Bu böcek ilaçları hedef gruplarından çok daha geniş ve insanları da içine alan bir grup canlı için tehlike arzetmekteler. İnsanlarda endokrin sistemi düzensizliklerine, kansere, bağışıklık sistemi hastalıklarına, sinir sistemi hastalıklarına, kısırlığa, sakat doğumlara yol açmaktadırlar. Bu sentetik maddeler kuşlara, balıklara ve doğadaki diğer canlılara da büyük zararlar vermekteler.
Organik tarımda kullanılması yasaklanan kimyasallardan diğer bir grup ta inorganik gübrelerdir. Özellikle fosfat içeren suni gübreler zamanla tarla toprağında arsenik, kadmiyum ve uranyum birikimine neden olmakta, bu elementler besin maddeleriyle insan sağlığını tehdit etmekteler. Ayrıca suni gübrelerin üretim teknolojileri de madenlerden taşınmaları ve arıtılmaları sırasında çevreye zararlı olabilmektedir.
Organik tarımda kullanılması öngörülen organik gübreler; katı halde hayvan gübresi, hayvan gübresi ve su karışımları, mutfak ve ev artıklarının beslediği kurt karışımlarının oluşturduğu gübreler (vermicompost), turba (yosun), atık sular ve guano (martı gübresi) dir.
Organik ürünler tüketiciye ulaşmadan önce kesinlikle iyonize radyasyona maruz kalmamalı ve hazırlanmaları sırasında renk verici kıvam arttırıcı sentetik katkı maddeleri kullanılmamalıdır.
Bazı ülkelerde genetik modifiye edilmiş ürünler de organik listesinden çıkarılmıştır.
c. Organik Ürünler
Ürünün organik olduğunu nasıl anlıyoruz?
Türkiye de özellikle son zamanlarda tüketicinin organik konusundaki bilinç yetersizliği fazlasıyla kötüye kullanılmaya başlandı.
Birçok ürünün üzerinde gerçekten organik prosedürüne uymadığı halde “% 100 organiktir” ibaresi yer alıyor. Firmalar özellikle bitkisel ürünlerde kullandıkları bitkileri zaten doğadan topladıklarını ve doğadaki her şeyin de organik olduğunu belirtiyorlar.
Üretimde zorunlu olarak kullanılan yardımcı kimyasal maddelerin de organik yönetmeliğine uygun ve dikkatle seçilmesi gerçeğini görmezden geliyorlar.
Kozmetik, deterjan, tekstil, gıda, bitki, mobilya, mimari malzemeler, hangi sektördeki organik ürünü kullanırsanız kullanın bir ürünün organik olabilmesi için toprağından üretimindeki son aşamalarına kadar her adımının organik yönetmeliğine uygun hazırlanması gerekiyor.
Uluslararası sertifikasyon kuruluşları, üretimin başından sonuna kadar denetim ve araştırmalar yaparak ürünü organik olduğunu belirten bir sertifikayla belgelendiriyorlar.
Tüketicinin ürünü alırken dikkat etmesi gereken nokta, ürünün denetleme kurumlarının verdiği “organik” ibareli ve sertifika numarası yazılı bir etikete sahip olmasıdır.
d. Organik kozmetiğin aciliyeti
Kozmetikler, fark edilmeden insanların günlük bakım alışkanlıklarında önemli bir yer tutmaktadır. Ortalama bir kimse her gün en az birkaç kozmetik ürünü birden kullanmaktadır. Bunlar diş macunlarından başlayarak parfümler, makyaj malzemeleri, deodorantlar, sabunlar, saç bakım ürünleri, saç boyaları, traş köpükleri, cilt kremleri ve diğer bakım ürünleridir.
İnsanların çoğunluğu, bu ürünlerden kaynaklanan çok az problemle karşılaştığını düşünür. Ancak dermatologlar uzun süreli kullanımın hemen veya yıllar sonra da ortaya çıkan birçok iç ve dış hastalığa neden olabileceğini belirtmekteler.
Yüzlerce sabun, şampuan ve cilt kremi üreticisi ürün üzerindeki etiketlerde kendilerini doğal ve organik olarak tanımlamaktalar.
Bir nemlendirici krem organik kivi, organik çilek, organik aloe vera kullanılarak üretilmiş olabilir, ancak aynı krem üretim aşamasında onaylanmış organik kimyasallar listesinde yer almayan sentetiklerle formüle edilerek kullanıma sunulmuşsa bu ürün organik özelliğini kaybedecektir.
Kozmetik ürünlerde, amaçlanan etkiyi yaratacak sentetik ham maddeler ve sentetik katkı maddelerinin kullanılması raf ömrü vb. ticari endişeler de göz önüne alındığında artarak süregelmektedir.
Örneğin şampuan ve sabunlarda zengin köpük, temizlik kokusu ve uzun raf ömrü genellikle yüzey-aktif sentetik kimyasallar tarafından sağlanıyor. Kozmetik ürünlerde kullanılan nemlendiriciler çoğunlukla petrol türevi jelatin benzeri bir madde olan petrolatum gibi kimyasallar içeriyor, aynı kremlerde kullanılan ve cilde kadife gibi bir yumuşaklık veren silikon bazlı dimethicone gibi.
Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, farmasatik ajanlar, polimerler, boya ve koku verici maddeler, karışımı homojenleştirici, koyulaştırıcı özellikleri olan ve yaklaşık % 80 i sentetik bazlı maddelerdir.
Bu tür sentetik kozmetik katkı maddelerinin bazılarının uzun süreli temas sonrasında astım, alerji, cilt döküntüleri ve cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riski oluşturduğu tespit edildiği için bu konu son yıllarda tüm dünyada sağlık kuruluşları ve tüketici organları tarafından mercek altına alınmıştır.
Günümüzde gerçek organik bitki ve ham madde karışımları sertifikasyon ve diğer denetimlerden geçerek onaylanmaktadır.
Bebek ve insan sağlığına yan etkileri olmayan organik üretim teknikleri uygulanmış ürünlerin kullanımı çok önem kazanmıştır.
e. Sertifikasyon
Organik sertifikasyon organik besin maddeleri ve diğer organik tarım ürünlerinin üreticilerini kapsayan bir sertifikasyon işlemidir. Ülkelere göre değişiklik göstermekle birlikte sertifikasyon kriterleri genel olarak ;
- Sentetik kimyasal üretim maddelerinin kullanımının engellenmesi (suni gübre, böcek öldürücü kimyasallar, antibiyotikler, katkı maddeleri vb.)
- Bir süre boyunca tarım ve hayvancılık yapılan alanların kimyasallar kullanılmadan işlenmesi şartı (genelde 3 yıl ve üzeri)
- Tarihe göre üretim ve satış kayıtlarının detaylı olarak döküman halinde saklanması (ilerideki denetimlerde tekrar incelenmek üzere)
- Sertifikalandırılmamış ürünler ile sertifikalı ürünlerin kesin fiziksel sınırlar ile birbirinden ayrılmış olmaları
- Periyodik olarak tarım ve hayvancılık alanlarının sertifikasyon kuruluşlarınca denetlenmesidir.
Sertifikalı organik ürünler sertifikasız ürünlere uygulanan yönetmeliklere de uygun olmak zorundadırlar.
Dünyadaki gelişmeler
Giderek artan bir yoğunlukta organik üretim birçok ülke tarafından teşvik ve regüle edilmektedir. ABD, Avrupa Birliği, Avustralya, Japonya ve diğer ülkeler üreticilerin pazara organik ürünler sunabilmelerini “Organik Sertifikasyon” a bağlamışlardır.
Eskiden organik tarım küçük aile işletmesi çiftliklere özgü ve köy pazarlarında satılan ürünlerle sınırlıyken son yıllarda çok daha yaygın bulunabilmekte ve tüketilmektedir. ABD de son yıllarda konvansiyonel gıda pazarı yıllık % 2-3 artış gösterirken organik gıda pazarı % 17-20 civarında büyümüştür. Organik pazara her yıl büyük firmalar geçiş yapmaktadır.
Tüketiciye ulaşan herhangi bir ürünün organik olup olmadığı sadece üzerinde bulunan organik sertifikalı olduğunu gösteren işaretler ile doğrulanabilir.
f. Organik ile sentetik arasındaki önemli farklar
Son yıllarda sağlıklı kalmak son derece zorlaştı. Gelişen teknolojiyle birlikte hayatımıza birçok kimyasallar girdi. Çoğu gizliden gizliye yiyecekten ilaca, giysiden kozmetiğe yaşantımızın her anını paylaşır oldular. Yaşam kalitemizi bozan, hastalıklara neden olan doğamıza kesinlikle aykırı bu sentetiklerle sürekli bir aradayız.
Vücudunuza zararlı yabancı maddeler (toksinler) girdiğinde, vücudunuz bunların bir kısmını doğal yollarla atacak, ama bir kısmı vücut içinde saklı kalacaktır. Vücudunuz, sahip olduğu doğal savunma mekanizmasından dolayı, bu yabancı maddeleri yağ ile sarmalayarak zarar vermesini engellemeye çalışacaktır. Bu da zaman içinde depolanan yağ miktarını artıracaktır.
g. Sentetik ürünlerin uzun vadede insan bedenine zararları
Modern yaşamın günlük hayata getirdiği en büyük değişikliklerden biri de attığımız her adımda sentetik kimyasallarla karşı karşıya kalmamız. İnsan bedeni tabii ki yaşamını destekleyen kimyasallardan oluşuyor ancak bedenimize nüfuz edecek yanlış tipte zararlı kimyasallar ciddi hasarlar bırakabiliyor.
İngiltere’de tescil edilmiş 30,000 in üzerinde kimyasal kayıtlı. Bazıları hayatımızı kolaylaştırıyor, bazıları hayatımızı daha güvenli kılıyor, ama ya diğerleri ?
Tüketicilerin sadece İngiltere’de güzellik ve bakım ürünlerine yaptıkları harcama yılda 6,4 milyar sterlini bulmakta, ancak bu malzemelerin bedenimiz üzerinde yaptıkları etkiler henüz tam olarak gün ışığına çıkarılmış değil. Güzellik endüstrisi ürünlerinin ne kadar saf, basit ve organik olduğunu tanıtan reklamlara yılda 600 milyon sterlin harcarken bunların arkasındaki gerçekleri araştıran kuruluşlar bu reklamların aksi iddiaları gündeme taşıyorlar.
WWF (Dünya Doğal Hayatı Koruma Derneği) İngiltere Toksin Kimyasallar direktörü Elizabeth Salter Green bedenimizdeki hormon dengesini bozan ve doğal ortamda çok uzun süreler bozulmadan kalan toksin kimyasalların tüketici sağlığını olumsuz yönde etkilediğini belirtiyor.
Bazı parfümler (her 100 parfümün 20 si) organik olarak üretilmekteler ancak günlük hayatımıza giren ve sayıları 5,000 e yaklaşan parfümler, deterjanlar, yumuşatıcılar, halı ve yer temizlik malzemeleri, hava temizleyiciler, kokulu mumlar, tütsüler gibi maddelerde kalıcı koku etkisi yüksek sentetik ve çoğunlukla petrol bazlı koku vericiler kullanılıyor.
Bunlar sadece burnumuz ve akciğerlerimiz yoluyla değil, cildimiz ve yediğimiz koku katkılı besinlerle sindirim sistemimiz yoluyla da bedenimize nüfuz etmekteler. Bunlardan bazıları yapılan anne sütü, kan ve idrar analizlerinde ölçülebilir oranlarda bulundu.
Gerçekte birçok parfüm üreticisi firma ne yazık ki sentetik besin kokuları satışlarından kozmetik parfüm satışlarına oranla çok daha fazla gelir elde etmekte.
Kozmetiklerde migren, astım ve çeşitli alerjileri tetikleyen birçok sentetik koku maddesi bulunuyor. Klinik deneylerde dikkat dağılması, depresyon, tahriş, üreme organları problemleri, hiper tansiyon , kalp ritm bozuklukları gibi birçok yan etkiye de neden olabildikleri sonuçları ortaya çıkıyor.
2002 yılında İsveç de yapılan bir klinik araştırma sonucunda diş macunları, sabunlar, vücut ve vajinal şampuanlar, ev temizlik maddelerinde kullanılan Triclosan’ın anne sütü örneklerinin %60 ında yüksek konsantrasyonlarda bulunduğu belirlendi.
2003 yılında Avrupa Birliği 2 adet Pthalate’ın kozmetik ve koku endüstrisinde kullanımını yasakladı.
Bu maddelerin insan bedeninde östrojen hormonunu taklit eden bir yapı içerisine girdikleri, dolayısıyla erkeklerde testis bozuklukları, bebeklerde doğum sakatlıklarına ve bazı kanser çeşitlerinin tetiklenmesine neden oldukları halen araştırma konusu.
Klinik araştırmalarda göğüs kanserine yakalanmış kadınların kanserli doku testlerinde deodorant endüstrisinde kullanılan Parabenlere rastlanmıştır. Her ne kadar kesin olarak bu maddelerin lenf bezleri yoluyla kanseri tetiklediklerine dair kesin klinik bir sonuca varılmamışsa da dikkatli ülkelerin sağlık bakanlıkları her yıl benzer yapıdaki birçok sentetik maddelerin kozmetik üretiminde kullanılmasını yasaklayan listeleri güncellemektedirler.
İngiliz Sağlık Bakanlığı Mart 2005 ten itibaren yürürlüğe girmek üzere yayımladığı bir yönetmelikle bu tür tehlikeli sentetik maddelerin kozmetik endüstrisinde eser miktarda dahi kullanımını kesin olarak yasaklamıştır.
Organik Bakım Nedir Organik Bakım Nasıl Yapılır
Organik ürünler konusunda kozmetik sektöründe de kafa karışıklığı yaşandığı malum.
Tüketici, üzerinde “organik” ya da “naturel” ürünlerin gerçeği ne kadar yansıttığını tam olarak bilemiyor.
% 100 doğal maddeler içeren, uluslararası sertifikaya sahip “organik dermokozmetik ürünler”in kullanılması gerekiyor.
Tüketiciler ürün alırken mutlaka buna dikkat etmeli.
Günümüzde kozmetikler cildimize gençlik kazandırmak üzere formüle edilirken,
içerisindeki etken kimyasallar nedeniyle, cildin biyolojik yaşamını olumsuz yönde etkiler.
Naturel veya organik kozmetikler diye adlandırdığımız “organik dermokozmetik ürünler” ise cildimize zarar vermeden, içerdiği % 100 doğal maddelerle, uygulandıkları bölgeye olabildiğince yüksek katkılar sağlar.
Böylece güzelleşeyim derken zarar görmekten de yani “kaş yaparken göz çıkarmak”tan da uzaklaşmış oluruz.
Çünkü organik dermokozmetikler, yapılarında paraben ve fenoksietanol türevi bileşikler bulundurmazlar.
Sentetik koku, renklendirici kimyasallar ve koruyucu maddeler den uzak formüle edilirler.
Asla parafin veya silikon içermezler. Doğal ürün sertifikasınasahip ürünler dünyada hızla yaygınlaşıyor.
Ülkemizde ise bu kavram, doğallık kriterlerini içermeyen ürünler için de fazlaca kullanılır hale gelmiş durumda ve
bir kavram kargaşası yaşanıyor. Örneğin, isminde “organik” kelimesi geçen ürünler “Organik Ürün” sıfatıyla,
isminde “naturel” kelimesi geçen ürünler de “Naturel Ürün” olarak pazara sunuluyor.
Bu ürünlerin % 100 doğal olduğu kanısı da bilinçsiz tüketiciyi yanıltıyor. Özellikle, organik veya doğal olduğunu
iddia eden ürünler için uluslararası sertifikalar tüketiciler tarafından mutlaka sorgulanmalı. Gerçek bir organik ürün;
sertifikalı logolara sahiptir ve bu konuda en önemli kurumlar arasında logolar için Cosmébio, sertifikalar içinse Ecocert yer alır.
Organik sertifikalı ürünler;
• En az % 95 oranında doğal içerikli olmak zorundadır
• Bitkisel bileşenlerin en az % 95’i ve
• Toplam bileşenlerin en az % 10’u organik olmak zorundadır.
Organik ürünler;
• Ecocert tarafından verilen Cosmébio logosu ve sertifikasına sahiptir.
• Maksimum seviyede doğal ve organik malzeme içerir.
• Paraben veya fenoksietanol içermez.
• Silikon veya GMO (Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar) içermez.
• Sentetik renklendirici veya koku içermez.
• Hayvanlar üzerinde test edilmemiştir.
• % 100 doğal kokulardan oluşur.
• Kutu ve şişeler % 100’ü geri dönüşümlüdür.