- Üyelik
- 2 Eylül 2019
- Mesajlar
- 1,031
- Web sitesi
- kogo.com.tr
- Cinsiyet
- Erkek ♂️
- İlişki Durumu
- İlişkim Var
- Burcu
- Kova ♒
- Ruh Hali
55 Yıllık Esrarengiz Olay Dyatlov Geçidi Vakası
Dağcılarımız 25 Ocak 1959 Çarşamba günü başlayacak olan ve iki hafta sürdürmeyi istedikleri bir gezi planlarlar. Bunun içinde Ural Dağlarını tercihler. Ural dağları Rusya’ da var olan bir sıradağlar dır. Kuzey Ural dağlarının Ortenten kısmına gideceklerdir. Grup 10 kişiydi, 8 erkek ve 2 kızdan oluşmaktaydı. Çoğu ise Ural Poli Teknik Üniversitesi mezunlarıydı. Yolculukları Vizhay’dan itibaren başlamıştır.
Bu yolculukta grubun Lideri İgor Alekseyeviç Dyatlov‘dur. Ekip üyeleri, yeni yetişmiş dağcılardan oluşmamaktadır aksine bütün bu insanlar daha öncede tırmanmış, zorlu yolculuk yapmış, zorlu tecrübelere göğüs germiş çetin dağcılar dır. Ekibin en önemli kişilerinden olan Yuri Yudin yolculuğun daha başında ayağını burkarak, grupla devam edemeyecek hale gelir. Grup yoluna bir kişi eksik devam etmek zorunda kalmıştır. Böylece 2 Kadın 7 Erkek bu sonlarını getirecek yolculuğa çıkarlar. Asıl yolculuk başlamıştır…
Kişilerin tam İsimleri ise sırası ile şöyledir ;
Vizhay’dan ayrılıp 41. bölgeye doğru yol almışlardı. Rotaları ,bu tecrübeleri oldukça zor olacaktı çünkü dağcılıkta en zor kategori olarak bilinen kategori 3. sınıftaydı bu dağ. Kimse yılmıyordu düşüncesinden, bu deneyimden. Yapacaklardı, inanıyorlardı ! Hepsi soğukkanlıydı ve kendilerine güvenleri tamdı. Kendine güvenen herkesin içinde en başta ise ekip lideri İgor Dyatlov vardı.
Gezinin planına göre grup Vizhay kasabasına döndükleri anda Liderleri Dyatlov hemen bağlı oldukları spor kulübüne telgraf çekecekti. Fakat tam da kararlaştırıldığı ve anlaşıldığı gibi 12 Şubat Perşembe günü telgraf gelmediğin de kimse kötü bir tepki vermedi. Sakindiler, ne de olsa telgraf gecikebilirdi ve bu tür zorlu yolculuklar ve geziler de bu tür gecikmeler normaldi. Daha önce de olduğundan o zaman önemsenmedi. Ancak birkaç gün, birkaç gün daha geçmesine rağmen halen haber yoktu ve bir şeylerin yolunda olmayabileceği düşünüldü ilk kez. Sporcuların ailelerinin ısrarı üzerine bir arama kurtarma ekibi oluşturuldu acilen ve 20 Şubat 1959 Cuma günün de arama kurtarma ekibi çalışmalarına başlamaktaydı.
Polisin, Ordunun, helikopter ve uçakların da yardımıyla tam 6 gün aradan sonra grubun varış noktalarından 10 km uzaklıkta ki Kholat Syakhl dağında ilk sonucunu verdi. Bu aynı zaman da oldukça tuhaftı çünkü ekip çadırı oldukça bozuk ve kötü halde buldu. Çadır içten yırtılmıştı. Eşyalar çadırın içerisindeydi, alınmamıştı. Etrafta bir dizi ayak izi vardı, devam ediyor devam ediyor ve ağaçlıkta ki alana gidiyor 500 metre sonra son buluyordu. Ağaçlık alanda var olan büyük bir çam ağacının altında bir kamp ateşinin sönmüş, doğru düzgün yanmamış kalıntılarıyla bulundu iki ceset. Cesetlerin üzerinde sadece kendi iç çamaşırları bulunmaktaydı. Kıyafetlerini bile giyememişlerdi. Biraz daha sonra bulunan 3 ceset ateş ve kamp alanı arasındaydı. Ateş ve kamp arasında olduklarından arama ekibi onların kampa geri dönmeye çalıştıklarını düşündü. Bu 3 ceset arasında dahi 150 şer metre fark var idi.
Bulunan cesetlerin incelenmesi sonucunda kişilerin Hipotermi ( vücut ısısının aşırı düşmesi ) sonucu öldüğü anlaşıldı. Bir tanesin de kafatası zedelenmesi vardı ancak ölümcül değildi ve dışarıdan bir darbe izi yoktu. Diğerlerin de ise bir tahribat bulunamadı.
Diğer 4 cesetlerin bulunması ise uzun sürmüştü. Ekip 4 Mayıs Pazartesi gününe kadar çalışmasını sürdürdü ve ikinci şok edici olay gerçekleşti. Bir nehir yatağında 4 metre karın altında onlara mezar olmuş cesetleri daha buldular. İlk iki cesede farkla daha fazla uzaktaydılar. Ancak diğerlerinden çok farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe yüzünden ölmüşlerdi. Bir tanesinde bu sefer ölümcül derece de kafatası zedelenmesi fark edildi. İkisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Araştırmacı ve doktorlar bu tür hasarı verebilecek şeyin bir araba çarpmasıyla aynı derece de olduğunu belirttiler. Korkutan nokta ise cesetlerin hiç birisin de dışarıdan gelen bir yaralanma olmamasıydı. Sanki bir basınç ve sanki bilinmeyen bir güçle bütün bunlar olmuş gibiydi. Dışarıdan gelen bir darbe yok demenin açıklaması neydi ? Dahası vardı. Otopside kadınlardan birisinin dilinin yerinde olmadığı fark edildi.
Eski Kamera sistemi kamera görüntülerine ve kişilerin günlüklerinden yola çıkarak grubun 31 Ocak Cumartesi günü araziye ilk adımını attığı ve tırmanışa hazırlandığı saptandı. Yiyecek, içeçek, ekipman, ve ihtiyaçları olacak eşyaları için bir stok çadırı kurdular. 1 Şubat Pazar günü ilk tırmanışlarını gerçekleştirdiler. Yazanlara göre 1 gün de tırmanışı sonlandırıp kampı öteki tarafa kuracaklardı. Ancak hava, iklim, kar fırtınası, azalan görüşün ardından hava onları Ortenten dağına değil de Kholat Syakhl dağına götürdü ve dağın isminin anlamı Ölüm Dağı anlamına gelmekte. Rus Polisi devreye girme kararı alır. Cesetlerin üzerlerin de Radyasyon bulunur. Cesetlerde ki kıyafetlerde Radyoaktif lekelenmeler ( mor) saptanır. Acaba bir ihtimal dağlarda yaşayan yerliler mi yaptı diye araştırılır ancak var olmuş bir insan izi yoktur. Hayvan yaralaması olsa ısırık, boğuşma, belki tırmık izi olurdu. Hayvan ayak izi dahi yoktu.
Mayıs 1959 da dava daha hiç açılamadan, delil yetersizliğinden ve hiçbir sonuç edinemediklerinden açılamadan kapatılır. Sporcuların tek tek hepsinin de ‘bilinmeyen zorlayıcı bir güçten’ ötürü öldüğü kayıtlara eklendi. Gizli arşive kaldırıldı. Resimlere ancak 1990 da ulaşılabildi. Yazar Yuri Yarovoi olayda etkilenerek Yüksek Derecede Karmaşa isimli bir roman yazdı. Ancak Sovyet yetkilerinin bu olayla bilgilerini sır gibi sakladıklarını bildiğimiz için kitapta bazı şeyler es geçiliyor. Yazarın tanıdıkları gizli bilgilerin olduğu yayınlanmamış bir kopyanın daha olduğunu söylemişlerdi ancak Yazar 1980′ de öldükten sonra arşivine hiçbir zaman ulaşılamadı. 1990′ da ise bir başka Yazar Rus Yetkililerinin ona tanıdığı imkanlarla bazı fotoğraflar, gizli bilgileri arşivlerden çıkarabilmeyi başardı. Ancak fark edildi ki bu tuhaf olaya dair bazı belgeler, fotoğraflar kayıptı.
Bu araştırma ile ilgili Anatoly Guschin bir kitap daha yazıldı ismi ‘Sırların Bedeli : Dokuz Yaşam’dır. Kitapta dikkat çekici yer ve teori şu yöndeydi. Acaba bu 9 genç insanın ölümü bir Gizli Silah mıydı ? 1959′ da bu olayı yürütmüş olan Subay Lev Lvanov bir makale yazdı. Makale de geçen yazılardan birisin de araştırma ekibinin hiçbir açıklama ve cevap getiremediğini söylemiştir. İddiasına ve günlüklere göre gençler bazı uçan küreler görmüşlerdi. Bu uçan küreler neyin nesiydi ? Bunu rapor edince Subay üstelerine bu fikrini ve araştırmalarının devamını gizli tutması hakkında bir rica değil kesin bir emir geldi.
50 KM Güneyde ki bir yürüyüş grubu hava da uçuşan turuncu küreler gördüklerini belirtmişlerdir. Meteoroloji uzmanları, askerler, bazı insanlardan bu fikrin tekrar tekrar geldiği de belirtilmişti. Ancak araştırılırken bu tanımlar, bu küreler, gizli kaybolan belgelerin varlığına anlaşılmamazlık tan gelinmiş. Ancak en güçlü teori Sovyetler tarafından Gizli Silah denemesi olarak Tarihe adını kazımıştır. O bölgenin bu gibi çeşitli Silah denemeleri için daha önceden de yapıldığını, tercih edildiğini duymuştuk. Ancak bilinmemezlik ten geliniyor.
En başta da belirttiğim gibi olayın çözüle bilmişliği yıllardır sadece bu boyutta. Son olarak geçide, bu olaya Grubun liderinin adı verilmekte Igor Dyatlov.
9 Gencecik gencin neden öldüğü halen gizli sır olarak Sovyetler tarafından saklanılmaktadır. Koskoca bembeyaz sıra gelen dağlar ve buz gibi soğukta vücutların da donmuş kan ve çıkıp giden ruhlar…
Dağcılarımız 25 Ocak 1959 Çarşamba günü başlayacak olan ve iki hafta sürdürmeyi istedikleri bir gezi planlarlar. Bunun içinde Ural Dağlarını tercihler. Ural dağları Rusya’ da var olan bir sıradağlar dır. Kuzey Ural dağlarının Ortenten kısmına gideceklerdir. Grup 10 kişiydi, 8 erkek ve 2 kızdan oluşmaktaydı. Çoğu ise Ural Poli Teknik Üniversitesi mezunlarıydı. Yolculukları Vizhay’dan itibaren başlamıştır.
Bu yolculukta grubun Lideri İgor Alekseyeviç Dyatlov‘dur. Ekip üyeleri, yeni yetişmiş dağcılardan oluşmamaktadır aksine bütün bu insanlar daha öncede tırmanmış, zorlu yolculuk yapmış, zorlu tecrübelere göğüs germiş çetin dağcılar dır. Ekibin en önemli kişilerinden olan Yuri Yudin yolculuğun daha başında ayağını burkarak, grupla devam edemeyecek hale gelir. Grup yoluna bir kişi eksik devam etmek zorunda kalmıştır. Böylece 2 Kadın 7 Erkek bu sonlarını getirecek yolculuğa çıkarlar. Asıl yolculuk başlamıştır…
Kişilerin tam İsimleri ise sırası ile şöyledir ;
- İgor Alekseyeviç Dyatlov → Aynı Zamanda Grubun Lideridir
- Zinaida Aleksyevna Kolmogorova
- Lyudmila Aleksandrovna Dubinina
- Aleksandr Sergeyeviç Kolevatov
- Rüstem Vladimiroviç Slobadin
- Yuri Nikoloyeviç Doreşenko
- Nikolai Vladimiroviç Thibault-Brignoles
- Semyon (Aleksandr) Zolotarev
- Yuri Yefimoviç Yudin → Rahatsızlanıp Grupla devam edemeyen kişidir
- Yuri (Georgiy) Alekseyeviç Krivonişenko
Vizhay’dan ayrılıp 41. bölgeye doğru yol almışlardı. Rotaları ,bu tecrübeleri oldukça zor olacaktı çünkü dağcılıkta en zor kategori olarak bilinen kategori 3. sınıftaydı bu dağ. Kimse yılmıyordu düşüncesinden, bu deneyimden. Yapacaklardı, inanıyorlardı ! Hepsi soğukkanlıydı ve kendilerine güvenleri tamdı. Kendine güvenen herkesin içinde en başta ise ekip lideri İgor Dyatlov vardı.
Gezinin planına göre grup Vizhay kasabasına döndükleri anda Liderleri Dyatlov hemen bağlı oldukları spor kulübüne telgraf çekecekti. Fakat tam da kararlaştırıldığı ve anlaşıldığı gibi 12 Şubat Perşembe günü telgraf gelmediğin de kimse kötü bir tepki vermedi. Sakindiler, ne de olsa telgraf gecikebilirdi ve bu tür zorlu yolculuklar ve geziler de bu tür gecikmeler normaldi. Daha önce de olduğundan o zaman önemsenmedi. Ancak birkaç gün, birkaç gün daha geçmesine rağmen halen haber yoktu ve bir şeylerin yolunda olmayabileceği düşünüldü ilk kez. Sporcuların ailelerinin ısrarı üzerine bir arama kurtarma ekibi oluşturuldu acilen ve 20 Şubat 1959 Cuma günün de arama kurtarma ekibi çalışmalarına başlamaktaydı.
Polisin, Ordunun, helikopter ve uçakların da yardımıyla tam 6 gün aradan sonra grubun varış noktalarından 10 km uzaklıkta ki Kholat Syakhl dağında ilk sonucunu verdi. Bu aynı zaman da oldukça tuhaftı çünkü ekip çadırı oldukça bozuk ve kötü halde buldu. Çadır içten yırtılmıştı. Eşyalar çadırın içerisindeydi, alınmamıştı. Etrafta bir dizi ayak izi vardı, devam ediyor devam ediyor ve ağaçlıkta ki alana gidiyor 500 metre sonra son buluyordu. Ağaçlık alanda var olan büyük bir çam ağacının altında bir kamp ateşinin sönmüş, doğru düzgün yanmamış kalıntılarıyla bulundu iki ceset. Cesetlerin üzerinde sadece kendi iç çamaşırları bulunmaktaydı. Kıyafetlerini bile giyememişlerdi. Biraz daha sonra bulunan 3 ceset ateş ve kamp alanı arasındaydı. Ateş ve kamp arasında olduklarından arama ekibi onların kampa geri dönmeye çalıştıklarını düşündü. Bu 3 ceset arasında dahi 150 şer metre fark var idi.
Bulunan cesetlerin incelenmesi sonucunda kişilerin Hipotermi ( vücut ısısının aşırı düşmesi ) sonucu öldüğü anlaşıldı. Bir tanesin de kafatası zedelenmesi vardı ancak ölümcül değildi ve dışarıdan bir darbe izi yoktu. Diğerlerin de ise bir tahribat bulunamadı.
Diğer 4 cesetlerin bulunması ise uzun sürmüştü. Ekip 4 Mayıs Pazartesi gününe kadar çalışmasını sürdürdü ve ikinci şok edici olay gerçekleşti. Bir nehir yatağında 4 metre karın altında onlara mezar olmuş cesetleri daha buldular. İlk iki cesede farkla daha fazla uzaktaydılar. Ancak diğerlerinden çok farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe yüzünden ölmüşlerdi. Bir tanesinde bu sefer ölümcül derece de kafatası zedelenmesi fark edildi. İkisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Araştırmacı ve doktorlar bu tür hasarı verebilecek şeyin bir araba çarpmasıyla aynı derece de olduğunu belirttiler. Korkutan nokta ise cesetlerin hiç birisin de dışarıdan gelen bir yaralanma olmamasıydı. Sanki bir basınç ve sanki bilinmeyen bir güçle bütün bunlar olmuş gibiydi. Dışarıdan gelen bir darbe yok demenin açıklaması neydi ? Dahası vardı. Otopside kadınlardan birisinin dilinin yerinde olmadığı fark edildi.
Eski Kamera sistemi kamera görüntülerine ve kişilerin günlüklerinden yola çıkarak grubun 31 Ocak Cumartesi günü araziye ilk adımını attığı ve tırmanışa hazırlandığı saptandı. Yiyecek, içeçek, ekipman, ve ihtiyaçları olacak eşyaları için bir stok çadırı kurdular. 1 Şubat Pazar günü ilk tırmanışlarını gerçekleştirdiler. Yazanlara göre 1 gün de tırmanışı sonlandırıp kampı öteki tarafa kuracaklardı. Ancak hava, iklim, kar fırtınası, azalan görüşün ardından hava onları Ortenten dağına değil de Kholat Syakhl dağına götürdü ve dağın isminin anlamı Ölüm Dağı anlamına gelmekte. Rus Polisi devreye girme kararı alır. Cesetlerin üzerlerin de Radyasyon bulunur. Cesetlerde ki kıyafetlerde Radyoaktif lekelenmeler ( mor) saptanır. Acaba bir ihtimal dağlarda yaşayan yerliler mi yaptı diye araştırılır ancak var olmuş bir insan izi yoktur. Hayvan yaralaması olsa ısırık, boğuşma, belki tırmık izi olurdu. Hayvan ayak izi dahi yoktu.
Mayıs 1959 da dava daha hiç açılamadan, delil yetersizliğinden ve hiçbir sonuç edinemediklerinden açılamadan kapatılır. Sporcuların tek tek hepsinin de ‘bilinmeyen zorlayıcı bir güçten’ ötürü öldüğü kayıtlara eklendi. Gizli arşive kaldırıldı. Resimlere ancak 1990 da ulaşılabildi. Yazar Yuri Yarovoi olayda etkilenerek Yüksek Derecede Karmaşa isimli bir roman yazdı. Ancak Sovyet yetkilerinin bu olayla bilgilerini sır gibi sakladıklarını bildiğimiz için kitapta bazı şeyler es geçiliyor. Yazarın tanıdıkları gizli bilgilerin olduğu yayınlanmamış bir kopyanın daha olduğunu söylemişlerdi ancak Yazar 1980′ de öldükten sonra arşivine hiçbir zaman ulaşılamadı. 1990′ da ise bir başka Yazar Rus Yetkililerinin ona tanıdığı imkanlarla bazı fotoğraflar, gizli bilgileri arşivlerden çıkarabilmeyi başardı. Ancak fark edildi ki bu tuhaf olaya dair bazı belgeler, fotoğraflar kayıptı.
Bu araştırma ile ilgili Anatoly Guschin bir kitap daha yazıldı ismi ‘Sırların Bedeli : Dokuz Yaşam’dır. Kitapta dikkat çekici yer ve teori şu yöndeydi. Acaba bu 9 genç insanın ölümü bir Gizli Silah mıydı ? 1959′ da bu olayı yürütmüş olan Subay Lev Lvanov bir makale yazdı. Makale de geçen yazılardan birisin de araştırma ekibinin hiçbir açıklama ve cevap getiremediğini söylemiştir. İddiasına ve günlüklere göre gençler bazı uçan küreler görmüşlerdi. Bu uçan küreler neyin nesiydi ? Bunu rapor edince Subay üstelerine bu fikrini ve araştırmalarının devamını gizli tutması hakkında bir rica değil kesin bir emir geldi.
50 KM Güneyde ki bir yürüyüş grubu hava da uçuşan turuncu küreler gördüklerini belirtmişlerdir. Meteoroloji uzmanları, askerler, bazı insanlardan bu fikrin tekrar tekrar geldiği de belirtilmişti. Ancak araştırılırken bu tanımlar, bu küreler, gizli kaybolan belgelerin varlığına anlaşılmamazlık tan gelinmiş. Ancak en güçlü teori Sovyetler tarafından Gizli Silah denemesi olarak Tarihe adını kazımıştır. O bölgenin bu gibi çeşitli Silah denemeleri için daha önceden de yapıldığını, tercih edildiğini duymuştuk. Ancak bilinmemezlik ten geliniyor.
En başta da belirttiğim gibi olayın çözüle bilmişliği yıllardır sadece bu boyutta. Son olarak geçide, bu olaya Grubun liderinin adı verilmekte Igor Dyatlov.
9 Gencecik gencin neden öldüğü halen gizli sır olarak Sovyetler tarafından saklanılmaktadır. Koskoca bembeyaz sıra gelen dağlar ve buz gibi soğukta vücutların da donmuş kan ve çıkıp giden ruhlar…