Luna Lilium
Yönetici
- Üyelik
- 3 Eylül 2019
- Mesajlar
- 247
- Cinsiyet
- Kadın ♀️
- İlişki Durumu
- İlişkim Var
- Burcu
- Balık ♓
- Ruh Hali
E Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları
Ecel geldi cihana, baş ağrısı bahane: Herkesin ölümü için bir sebep vardır.
Ecele çare bulunmaz: Ölüm dışında, çaresiz gibi görünen her güç işin bir çıkar yolu vardır.
Edebi edepsizden öğren: Edepsizin yaptığı işlerin yapılmaması gereken işler olduğunu düşünmekle doğru yolu bulmuş, böylece edebi edepsizden öğrenmiş olursun.
Eden bulur, inleyen ölür: Nasıl davranırsan öyle karşılık görürsün.
Eğilen baş kesilmez: Kusurunu anlayıp özür dileyen kişi bağışlanmalıdır.
Eğreti ata binen tez iner: Ödünç alınmış araçlarla girişilen işler çok kez yürütülemez.
Eğreti kuyruk tez kopar: Temeli olmayan işlere güvenilmez.
Eğri düzü beğenmez, bu da bizi beğenmez: Hiçbir şeyi beğenmeyenlerin de kusurları vardır.
Eğri oturup doğru konuşalım: Birisine karşı tutumumuz ne olursa olsun doğruyu söylemeliyiz.
Ek tohumun hasını, çekme yiyecek yasını: Bir girişimden iyi sonuç almak isteyen, o işin temelini sağlam kurmalıdır.
Eken biçer, konan göçer: Her davranış doğal sonucuna varır; emek verip ekin eken ürün alır, gezerken bir yerde konaklayan oradan kalkarak başka bir yere gider.
Ekmeden biçilmez: Emek vermeden beklenen bir sonuca erişilmez.
Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver: Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır.
Ekmeğin büyüğü, hamurun çoğundan olur: Verimin bol olması, kullanılan malzemenin bol olmasına bağlıdır.
Ekmekle oynayanın ekmeğiyle oynanır: İnsanların kazançlarına, rızıklarına engel olanlara bir gün aynı şeyler yapılır.
Ekmekten kaşık olur ama her yoğurdun hakkına değil: İyi nitelikli işler kullanılan araç elverişsiz de olsa kolaylıkla yürütülebilir ama her iş elverişsiz araçla yürütülemez.
El el ile, değirmen yel ile: İnsanlar bir araya gelmeden yaşayamazlar, birbirlerine yardım etmeden başarıya ulaşamazlar; değirmenin çalışabilmesi için rüzgâr gereklidir.
El el üstünde olur, ev ev üstünde olmaz: Her şey birbirinin üstüne konulamaz, birbiriyle birleştirilemez.
El elden üstündür (ta arşa kadar): Bir kimse, kendisinden üstün bir başkasının da olabileceğini bilmelidir.
El eli yıkar, iki el yüzü: Bir kişi başka bir kişiye yardım ederse o da bu iyiliğin altında kalmaz, güçlenmiş olarak yardımlara koşar.
El elin aynasıdır: Kişi kendi özelliklerini zaman zaman yabancıdan öğrenir.
El elin eşeğini türkü çağırarak arar: İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.
El elin eşeğini yırlaya yırlaya, kendi eşeğini terleye terleye arar: İnsanın kendi sıkıntı ve sorunlarına başkaları gereken önemi vermez, gerektiği kadar ilgilenmez.(yırlamak: Türkü, şarkı söylemek.)
El elin nesine, gülerek gider yasına: Bir kimsenin acısı, başkalarının umurunda değildir.
El eliyle yılan tut, onu da yalan tut: Kişi kendi işini kendisi yapmalıdır.
El için ağlayan gözden olur: Başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı vardır.
El için kuyu kazan, evvela kendisi düşer: Başkasına tuzak hazırlayan kimse, bu tuzağa ondan önce kendisi düşer.
El kazanı ile aş kaynamaz: Önemli bir iş, başkalarının yardımıyla başarılamaz, iş her an yarıda kalabilir.
El öpmekle ağız aşınmaz: Çok önemli bir iş için bir kimseye ricada bulunmak hatta yalvarmak gerekirse, yapılır.
El üstünde gömlek eskimez: Eğreti olarak alınan şey, dikkatle korunur; bir süre sonra olduğu gibi geri verilir.
El vergisi, gönül sevgisi: Bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanır: Başkasının gücü karşısında boyun eğmek zorunda kalacağını anlayamamış kimse, kendi gücünün herkese boyun eğdireceğini sanır.
Elçiye zeval olmaz: Bir kimseden başka bir kimseye herhangi bir haber ulaştıran, bu aracılığından dolayı sorumlu tutulmaz.
Elin ağzı torba değil ki büzesin: Başkalarının söyleyeceklerine engel olamazsınız.
Elmanın dibi göl, armudun dibi yol: Dıştan birbirine benzeyen her şeye aynı işlem uygulanamaz, her biri özelliğine göre ayrı bir davranış ister.
Emanet eşeğin yuları gevşek olur: Bir kimseye emanet edilen şeyin o kimse tarafından iyi korunmadığı her zaman görülen olaylardandır.
Emanete hıyanet olmaz: Emanet olarak bırakılan şeyi titizlikle korumak gereklidir.
Emek olmadan yemek olmaz: Yaşayabilmek, harcayabilmek için çalışıp kazanmak gerekir.
Er giden, işine; geç giden, boşuna: İşine sabahleyin erken başlayan kimse başarı elde eder.
Erkek arslan arslan da dişi arslan arslan değil mi?: Güçlülük ve yüreklilik yalnızca erkeklerde değil kadınlarda da vardır.
Eski dost düşman olmaz, yenisinden vefa gelmez: Aralarında ufak tefek dargınlıklar olsa bile eski dostlar birbirlerine düşman olmazlar, yeni kazanılan dostlarla arada henüz sıkı bir bağ oluşmadığı için bu durum söz konusu değildir.
Eski düşman dost olmaz: Birçok nedenin birbirini izlemesiyle sürüp gelmiş olan eski düşmanlık, dostluğa dönüştürülemez.
Eskiye rağbet (itibar) olsaydı bitpazarına nur yağardı: Her şeyin yenisi sevilir.
Eşeğe altın semer vursalar yine eşektir: İnsanlık değerinden yoksun kişi, kılık kıyafetle, makam ve mevkiyle değer kazanmaz.
Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış: Kaba kişinin hoşa gitsin diye söylediği sözler ve yaptığı işler, kaba ve incitici olur.
Eşeğin kuyruğunu kalabalıkta kesme; kimi uzun der, kimi kısa: Kimseyi ilgilendirmeyen işleri kendi kendine karar verip yapmalısın.
Eşeğin sahibinin dediği yere bağla da varsın kurt yesin: Kötü bir sonuç meydana geldiğinde sorumlu olmamak için işi, sahibinin isteğine uygun olarak yap.
Eşek hoşaftan ne anlar (suyunu içer, tanesini bırakır): Bilgisiz, görgüsüz kimse ince, güzel şeylerin zevkine varamaz, değerini ölçemez.
Eşek kulağı kesilmekle küheylan olmaz: Aslında niteliksiz olan bir şeye ne yapılsa değişmez.
Et tırnaktan ayrılmaz: Yakın hısımlar arasındaki bağ kolay kolay kopmaz.
Etle tırnak arasına girilmez: Aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir.
Etme bulma dünyası: Kötülük eden kötülük bulur.
Ev alma, komşu al: Komşuluk ilişkileri, iyi bir komşuya sahip olma çok çok önemlidir.
Ev sahibi mülk sahibi, hani nerede bunun ilk sahibi: Kişi malını mülkünü kaybederim korkusuyla kendini üzüntüye kaptırmamalı, malı mülkü ile övünmemelidir, zira mal mülk dünyaya ait bir şeydir.
Ev sahibinin bir evi, kiracının bin evi var: Evi olan yalnızca kendi evinde oturur, evi olmayan ise beğendiği evde oturur.
Evdeki pazar (hesap) çarşıya uymaz: Önceden tasarlanan bir iş umulduğu gibi sonuçlanmaz, düşünüldüğü gibi olmaz.
Evimiz bezden, ne umarsın bizden: Kendisi yardıma muhtaç olandan yardım beklemek boşuna umutlanmaktır.
Evvel hesap, sonra kasap: 1. Alışverişe çıkan bir kimse para durumunu önceden gözden geçirmelidir. 2. İnsan bir işe girişmeden önce kendi olanaklarını iyi hesaplamalıdır.
Evvela can, sonra canan: İnsanlar bencildir, önce kendilerini, sonra yakınlarını düşünürler.